top of page

Merhaba

Ben Mustafa Hekim

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn
  • Instagram
IMG_4184.jpg
IMG_2331.jpg

Kolay olmayacak…

Hepimizin bildiği gibi özellikle son iki yıldır ülkemizde enflasyon sorunu ile mücadele ediyoruz. Enflasyon ortamında mücadele etmek hem üreten hem satan hem de tüketen için o kadar zor ki. Hiçbiri birbirini anlayamaz.

 

2023 Yılında yaşadığımız seçim sürecinin öncesi ve sonrasında uygulanan ekonomik politikalar birbirinden ne kadar farklı olduğunu hep birlikte gördük ve yaşamaya da devam ediyoruz.

 

Seçim öncesini ve yüksek enflasyon dönemini hatırlamaya çalışalım. Ekonomi politikası olarak seçilen ve takip edilen yöntem çok farklıydı. Yükselen enflasyon trendine karşın düşük faiz politikası uygulandı. Peki bu durum ne mi yarattı? Ülke olarak üretimden çok tüketim yönümüzün daha kuvvetli olduğu bir sistemimiz var. Bu durumda öncelikle yüksek döviz kurlarından dolayı ithal edilen ürünlerin fiyatları sürekli arttı. Artan fiyat, enflasyon oranını yukarı yönlü tetiklemeye devam etti. Diğer taraftan üretim maliyetlerimiz, dövize endeksli olduğu için artış gösteriyordu. Üretimde kullanılan ham madde ithalinde fiyat artışı yaşanmaktaydı. Çünkü ham maddeyi döviz cinsinden alıyoruz. Döviz fiyatlarındaki ciddi yükseliş ham madde fiyatlarının artmasına neden olmakta, bu durum üretin maliyetlerini yükseltmekte ve sonunda ürün fiyatlarının artmasına neden olmaktaydı. Fiyat artışları da doğal olarak son yıllarda resmen nefret ettiğimiz enflasyonu tetiklemekteydi. TÜİK verilerine göre 2022 yıllık enflasyon oranı %64,27, 2023 yılı enflasyon oranı ise %64,77 seviyelerinde sonuçlanmıştı. Fakat yaşadığınız ve gördüğümüz gerçek bu oranın çok daha fazla olduğu yönündeydi.

 

2023 Seçimleri sonrasında ülkemizde uygulanan ekonomik politikalarda ciddi değişimler yaşanmaya başlandı. Ekonomi yönetimi enflasyon ile mücadele etmek ve Türk Lirası’nın değer kazanması için aksiyonlarını hızlandırdı. Neredeyse her para politikası toplantısında faiz artırım kararları aldı. Şu an geldiğimiz noktada politika faizi %45 seviyesindedir. Uygulanan politika doğru mu? Bence evet. Peki yeterli mi? Bence hayır ve farklı noktalara da dokunulması gerekiyor ki enflasyon ile mücadele daha başarılı olsun ve Türk Lirası’nın değeri daha da artsın. Ancak benim değinmek istediğim konu açıkçası bu değil.

 

2024 Yılı Merkez Bankasının yayınlamış olduğu orta vadeli plana göre yıl sonu enflasyon hedefi %33, beklentisi ise %36 seviyelerindedir. Uluslararası aracı kurumların tahmini ise %45 ile %50 arasında olacağı yönündedir. Umarım bu oranların çok daha altında bir seviyede yılı kapatırız.

 

Enflasyon konusunda vermek istediğim kısa bilgiler sonrasında bu iki politikanın ticarete yansımalarını anlatmaya çalışacağım.

 

2022-2023 Yılı yüksek enflasyon ve uygulanan politikalar sonrasında tüketiciler ceplerinde bulunan Türk Lirası ile ürün satın almak için saldırıyor, satışlarda patlamalar yaşanıyordu. İster gayrimenkul sektörüne bakın ister otomobil, isterseniz de perakende mağazacılık sektörüne.  Tamamında satış rekorları kırılıyordu. Paramız değer kaybediyor, satın alınan ürünler ise çok daha fazla değer kazanıyordu. Bizlerde mağazalarımızda önceki dönemlere göre daha rahat satış yapabiliyorduk. Şu sözü çok fazla duyuyorduk ve kullanıyorduk “gelecek hafta belki bu fiyatı bulamayacaksınız”.

 

Peki 2024 yılı perakende sektöründe nasıl bir ortam bizi bekliyor? Merkez bankası ekonomi politikasında ki yaptığı değişiklik sonrasında paramıza yüksek faiz vermeye başladı. Burada ki amaç; insanları tüketimden çok tasarrufa yönlendirmektir. Tasarruf et, Türk Lirası cinsinde paranı tut, bankaya faize yatır, piyasa da ki para dönüşümünü azalt, ticaret hacmini düşür, ticaret yapan firmaların maliyetlerini ve satışlarına devam etmesi için fiyatlarını düşürmesini sağla ve fiyat düşüşleri ile birlikte enflasyonu düşür.

 

Şunu anlatmak istiyorum ki bu yıl satış yapmak önceki yıllara göre daha zor olacağı görüşündeyim. Çünkü satın alınan ürün değil, tüketicilerin cebinde ki para daha değerli. Ve o parayı almak kolay olmayacak.

 

Peki bunun önüne nasıl geçebilir ve satışlarımızı arttırabiliriz? Buraya bir sürü aksiyonlar yazılabilir. Ve bu aksiyonların tamamı farkı seviyelerde olumlu etki gösterecektir. Ancak öyle bir aksiyon maddesi var ki asıl fark yaratacak konunun bu madde olduğu görüşündeyim. Bu dönemde müşteriler daha çok seçici olacaktır. İşte bu noktada fark yaratılacak konu müşterilere verilen hizmet kalitesidir. İyi hizmet veren, her zamankinden daha fazla müşteri memnuniyetine önem gösteren, müşteri problemlerini anında mağazada çözen fark yaratır. Ayrıca rakip firmalara karşı bir adım önde olur. Bu dönemde şirketlerin pazarlama maliyetleri de artacaktır. Yani reklam yapmalı, müşteri trafiğini arttırmalı ve cirolarını yükseltmelidir. Burada şunu da belirtmek isterim ki maliyeti en düşük reklam aracı memnun müşteridir. Memnun müşteri her platformda mutluluğunu anlatacaktır. Ve inanın etkisi muazzam. Bunun ters durumu da çok tehlikeli. Memnun olmayan müşteri de her yerde olumsuz reklam yapıyor. Bundan dolayı müşterilerin memnuniyetini mağazada sağlamak büyük önem arz etmektedir.

 

Hizmet kalitesinde pozitif yönde fark yaratanların kazanacağı bir yıl yaşayacağız. Kolay dönemler geçti. Zorlanacağımız bir yıla hazır olmalı ve her daim nasıl fark yaratabiliriz sorusu ile yol haritamızı çizmeliyiz.

 

Sevgi ve saygılarım ile selamlar...

Mustafa HEKİM

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page